İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılmasıyla başlayan protestoları sırasında tutuklanan ancak daha sonra serbest bırakılan yedi gazeteciye dava açıldı.
Gazeteciler Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet iddiasıyla suçlanıyor.
İlk duruşma 18 Nisan 2025’te görülecek.
AFP muhabiri Yasin Akgül, Now Haber Muhabiri Ali Onur Tosun, foto muhabiri Bülent Kılıç, muhabir Zeynep Kuray, İBB foto muhabiri Kurtuluş Arı, Bakırköy Belediyesi foto muhabiri Gökhan Kam ve muhabir Hayri Tunç 24 Mart’ta “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” suçlamasıyla gözaltına alınmış, bir gün sonra da tutuklanmıştı.
İtirazların ardından gazeteciler 27 Mart’ta serbest bırakılmıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise yedi gazeteci hakkında iddianamesini tamamladı.
İddianamede, “alınan ifadelerinde gazetecilik ve foto muhabirliği faaliyeti kapsamında olay yerinde bulunduklarını beyan ettikleri” ancak incelemede “olay yerinde gazetecilik faaliyetini ifa ettiklerine dair kollukça herhangi bir tespit yapılmadığı” gerekçesiyle dava açıldığı belirtildi.
Gazeteci örgütleri savcılığın dava kararına tepki gösterdi.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) sosyal medya paylaşımında “Ne gazetecilik ne de Anayasal hak olarak toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmak suçtur” dedi.
DİSK Basın İş Sendikası da “Bu davayla bir kez daha görüyoruz ki, Türkiye’de iktidarın keyfi politikaları nedeniyle halkın haber alma hakkı her gün hukuka aykırı şekilde engellenirken gazeteciler de hapis cezaları ile korkutulmaya çalışılıyor” açıklamasında bulundu.

Kaynak,Twitter/TGS
Daha önce İstanbul ve İzmir’deki İmamoğlu protestolarını takip eden çok sayıda gazeteci gözaltına alınmıştı.
Evrensel gazetesi muhabiri Nisa Sude Demirel ve Etkin Haber ajansı muhabiri Elif Bayburt 28 Mart sabahı gözaltına alınmış, ertesi gün de adli kontrol tedbiriyle serbest bırakılmıştı.
24 Mart’ta gözaltına alınan BirGün gazetesi yazarı Barış İnce, sendika.org muhabiri Zişan Gür, fotomuhabir Murat Kocabaş ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Yağız Barut da 27 Mart’ta serbest bırakılmıştı.
BBC News muhabiri Mark Lowen 26 Mart’ta İstanbul’da gözaltına alınmış, 27 Mart sabahı da sınır dışı edilmişti.
İsveçli gazeteci Joakim Medin de 27 Mart’ta gözaltına alınmış, daha sonra da tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
DİSK Basın İş Sendikası 23 Mart’ta Saraçhane’de düzenlenen mitingde haber takibi yapan BirGün muhabiri Ebru Çelik ve BirGün çalışanı Deniz Güngör’ün polis tarafından tekmelendiğini ve copla şiddete maruz bırakıldığını söyledi.
İstanbul’da 21-23 Mart tarihleri arasında en az 14 gazeteci darp edildiğini veya plastik mermiyle yaralandığını duyurdu.
Medya ve Hukuk Araştırmaları Derneği’ne (MLSA) göre;
- 19 Mart’ta Akit TV’den Serkan Okur, eylemciler tarafından darp edildi.
- 21 Mart’ta Anadolu Ajansı’ndan Hakan Akgün, AFP fotomuhabiri Yasin Akgül, Reuters muhabiri Dilara Şenkaya, Bianet muhabiri Ali Dinç, İlke TV muhabiri Eylül Deniz Yaşar, serbest fotomuhabiri Kemal Aslan ve serbest gazeteci Rojda Altıntaş darp edildi veya plastik mermi ile yaralandı. Aynı gün Özgür Gelecek’ten Yusuf Çelik de benzer şekilde şiddete maruz kaldı.
- 22 Mart’ta Nefes Gazete’den Egemen İsar ve gazeteci Rıfat Kırcı, 23 Mart’ta ise gazeteci Altan Sancar, freelancer olarak çalışan Tansel Can ve Sendika.org muhabiri Zişan Gür darp edildi veya plastik mermiyle yaralandı.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) protestolarda plastik mermi kullanıldığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını söylüyor.
DDM’ye göre toplumsal olaylarda “paintball tüfeği ile göz yaşartıcı kapsül” kullanılıyor.

Kaynak,BirGün
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, “Bu ve benzeri hukuka aykırı uygulamaların basının tamamı üzerinde bir baskı oluşturduğu unutulmamalı” diyerek bu gözaltılara tepki göstermişti.
Avrupa Komisyonu sözcüsü Guillaume Mercier, AB adayı ülkenin basın özgürlüğüne saygı göstermesi gerektiğini söylemişti.
Fransız AFP haber ajansı, tutuklanan foto muhabirleri Yasin Akgül’ün derhal serbest bırakılması çağrısında bulunmuş ve AFP’nin direktörü Fabrice Fries, Cumhurbaşkanı İdari İşler Başkanı Hakkı Susmaz’a hitaben yazdığı mektubunda tutuklama kararını kınamıştı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RWB) Başkanı Thibaut Bruttin da, tutuklamaları “tamamıyla skandal” olarak nitelendirmiş ve gazetecilerin serbest bırakılması çağrısı yapmıştı.
Adalet Bakanı Tunç: Şiddet eylemine katılmışsa konu yargının
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AKP’nin grup toplantısında yaptığı değerlendirmede, “Bahsettiğiniz gazetecilerle ilgili durumlarını bir soralım. Gazetecilerin mağduriyeti söz konusu olmasın” demişti.
Tunç tutuklanan gazeteciler için “şiddet eylemlerine katılmışsa o zaman konu yargının” ifadelerini kullanmıştı.
Bir gazeteci, Adalet Bakanı’na, tutuklananlar arasında Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen sarı basın kartı sahibi, görevli olduğunu gösterir belgeleri bulunan gazeteciler olduğunu söylemişti.
Bunun üzerine yanıt veren Tunç da “1500 kişi civarında gözaltı yapıldığını, 200 civarında tutuklanan olduğunu, tutuklanan sayısının görece az olduğunu çünkü “dosyadaki delillere bakıldığını” ifade etmişti.
Adalet Bakanı’nın “gazetecilerle ilgili durumlarını bir sorduralım” sözlerini yorumlayan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, “Adalet Bakanı’nın yaklaşımını olumlu buldum ama çok hızlı olması lazım” dedi.
Gazeteciler savunmalarında ne dedi?
Çektiği fotoğraflar uluslararası pek çok kuruluşta yer bulan AFP muhabiri Yasin Akgül emniyet ifadesinde “Ben haber muhabirliği ve fotoğrafçılığı yapmaktayım. Yürüyüşte olmamda başka bir kasıt yoktur” dedi.
Protesto gösterilerine de AFP adına haber fotoğrafı çekmek için gittiğini belirten Akgül, “fotoğrafın çekim açısı sol taraftan olduğu için sağ tarafımda asılı olan fotoğraf makinem gözükmemektedir” dedi.
Gazeteci Zeynep Kuray ifadesinde gazetecilik faaliyeti için alanda olduğunu söyledi, “İşim gereği orada bulunmak en doğal hakkımdır. Ben bu işten para kazanıyorum” dedi.
İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği, Kuray’ın “boyunluklu maskesi, gazeteci olduğuna dair herhangi bir kartının açık bir şekilde görülmeyişini” dikkate alarak hakkında tutuklama kararı verdiğini açıkladı.
Gazeteci Bülent Kılıç ifadesinde 23 yıldır fotoğrafçılık ve gazetecilik yaptığını, alanda tamamen gazetecilik faaliyeti sebebiyle bulunduğunu belirtti. Kılıç, delil olarak gösterilen fotoğrafta fotoğraf makinesi olduğunu söyledi.
İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, Kılıç’ın da aralarında bulunduğu şüphelilerin “suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların saptanması, kaçacaklarına yönelik somut olgunun varlığı, delillerin henüz toplanmaması” sebebiyle tutukluluk kararı verdiğini açıkladı.

Kaynak,Getty Images
RTÜK Başkanı Şahin: Son defa uyarıyoruz
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, 23 Mart akşamı sosyal medya hesabından yayıncı kuruluşları uyarmış ve yayıncıların taraflı ve gerçek dışı haberlere değil yetkililerden gelen resmi bilgi ve açıklamalara yer vermeleri gerektiğini belirtti.
“Hukuk dışı yayınlara devam eden ve sayısı birkaç taneyi geçmeyen yayıncı kuruluşlar” olarak bahsettiği kurumları “son kez” uyardıklarını söylemişti.
RTÜK üyesi İlhan Taşçı ise sosyal medya paylaşımında, RTÜK’ün kanal yöneticilerini arayarak, kanunsuz talimat verdiğini söylemişti.
Kurul ise 27 Mart’ta canlı yayınlarda “halkı kin ve düşmanlığa teşvik” ettiği gerekçesiyle Sözcü TV’ye 10 gün yayın durdurma cezası verdi.
Aynı gerekçeyle Halk TV’deki “Gündem Özel” ve Tele 1’deki “Haber 13” programları için de 5 kez program durdurma cezası ve yüzde 5 idari para cezası vermişti.