Eğitim Bir Sen Antalya Şube Başkanı Eyüp Bülent Miran, eğitimde birinci dönemin sancılı sona erdiğini yüz yüze eğitime geçilmesi beklenen ikinci dönem öncesinde öğretmen ihtiyacı gözetilerek yarıyıl tatili döneminde en az 60 bin öğretmen atanması yapılması gerektiğini söyledi.
‘Öğrenme kayıpları giderilmeli’
Eğitim Bir Sen Antalya Şube Başkanı Eyüp Bülent Miran, 2020-2021 yılı birinci döneminin, eğitimde her geçen gün telafisi zor olacak kayıplar oluşturarak, öğretmenlerin fedakârlığı ve eğitim kurumu yöneticilerinin kullandığı inisiyatifler doğrultusunda tamamlandığını belirtti. Salgın nedeniyle büyük oranda uzaktan eğitim yöntemiyle gerçekleştirilen birinci yarıyılın sonunda objektif bir ölçme-değerlendirme yapmanın ve başarı notu takdir etmenin mümkün olmadığını söyleyen Miran, “Önümüzdeki günlerde Milli Eğitim Bakanlığının ana odak noktası, uzaktan eğitim sürecinde oluşan öğrenme kayıplarının giderilmesi olmalıdır. Bu amaçla öğrenme kayıpları tespit edilmeli, okulların kapasitesi güçlendirilmeli, öğrenciler yönlendirilmeli, öğretmenler desteklenmelidir. Özellikle öğretmen açığı, ücretli öğretmenlik gibi hak kayıplarına neden olan güvencesiz istihdam türleriyle kapatılmak yerine, öğretmen ihtiyacı gözetilerek yarıyıl tatili döneminde en az 60 bin öğretmen atanması yapılmalıdır. ” dedi.
‘İstişareyle uygulanabilir net kararlar alınmalı’
Okulların öğrencisiz, öğretmenlerin sınıflarından uzakta, kendileri açısından meşakkatli bir eğitim-öğretim sürecini geride bıraktıklarını hatırlatan Başkan Miran, önümüzdeki süreçte atılacak adımların eğitim dinamikleri ile istişare halinde uygulanabilir düzeyde olmasının önemine vurgu yaptı. Miran, “Salgın sürecinde eğitim yönetiminde kararlar zamanında alınmalı, süreç içerisinde alınan farklı kararlar eğitim çalışanlarını belirsizlik içerisinde ve zor durumda bırakmamalıdır. İkinci dönem bu tür kararsızlıklara ve çelişkilere düşülmemelidir” dedi. Öte yandan Sosyo-ekonomik özelliklerin uzaktan eğitime erişim imkânlarına etkisi göz önüne alındığında yüz yüz eğitimin ertelenmesinin daha fazla mümkün olmadığının ortada olduğunu işaret eden Miran, 25 Ocak tarihi itibariyle Destekleme ve Yetiştirme Kurslarında yüz yüze eğitimin başlayacak olmasının doğru bir adım olduğunu, ancak bu kararın okul yönetimlerine ve öğretmenlere yeterli hazırlık imkânı bırakılmadan alınmış olmasının eğitim çalışanlarını zor durumda bıraktığını söyledi.
Okullar yüz yüze eğitime hazır hâle getirilmelidir
Bunun yanısıra Bakanlığın 15 Şubat tarihi itibariyle eğitimin her kademesinde yüz yüze eğitimi başlatma iradesini ortaya koymuş bulunduğundan devam eden salgın süreci gözetilerek tatil döneminde bazı ivedi adımların atılmasının zorunlu olduğunu dile getiren Eyüp Bülent Miran sözlerini şöyle sürdürdü: “Okulların yüz yüze eğitime hazır hâle getirilmesi ekseninde okullara bütçe/ödenek tahsisi yapılması, okullarda güvenlik önlemlerinin artırılması, öğrenme kayıplarının hızlı bir şekilde tespiti ve giderilmesi için ilave kurs/ders imkânlarının getirilmesi, istekleri dâhilinde aşılamada öğretmenlere öncelik verilmesi gerekir. Ünvan değişikliği sınavları başta olmak üzere ertelenen sınavların bir an önce gerçekleştirilmeli, salgın sürecinde ortaya çıkan özlük hakları kayıplarını telafi edecek, yüz yüze eğitime ara verilmesi hallerine ilişkin toplu sözleşme hükmünü eksiksiz hayata geçirecek somut düzenlemeler yapılmalıdır. Salgın süreci eğitim sistemi içindeki tüm paydaşlarla işbirliğine dayalı etkin bir iletişimin önemini ortaya koymuştur. Bundan sonraki süreçte, bunun gereklerini yerine getiren adımlar atılması olumlu olacaktır. Öğretmen açığı, ücretli öğretmenlik gibi hak kayıplarına neden olan güvencesiz istihdam türleriyle kapatılmak yerine, öğretmen ihtiyacı gözetilerek yarıyıl tatili döneminde en az 60 bin öğretmen atanması yapılmalıdır. Aynı işi yapan, aynı sorumluluklara sahip kamu görevlileri arasında eşit olmayan özlük hakları doğuran statü farklılıkları kabul edilemez. Öğretmenler odasında farklı haklara sahip eğitimcilerin bulunması ayrımcılıktır. Bu ayrım eğitimciler arasında iş barışına, öğretmenin iç huzuruna ve eğitimin verimliliğine zarar vermektedir. Öğretmenin yetiştirilmesinden emekliliğine kadar öğretmenlik mesleğini bütün olarak ele alacak, yöneticilik ve liderlik süreçlerine katılım, bu pozisyonlardaki mali, sosyal ve özlük hakları da içerecek, uluslararası standartlara uygun, öğretmenliğin kariyer mesleği niteliğini dikkate alan, öğretmenin etkinliğini artıracak, itibarını yükseltecek nitelikte bir meslek kanunu eğitimin geleceği açısından ertelenemez bir zorunluluktur”
Ertelenen sınavlarda belirsizlik giderilmelidir
Milli Eğitim bünyesinde çalışan eğitim çalışanları ile ilgili ertelenen unvan değişikliği sınavlarının ne zaman gerçekleştirileceğinin duyurulmamasının, belirsizliğe ve haklı beklentinin karşılıksız kalmasına neden olduğunun da altını çizen Başkan Miran, “Eğitim-öğretimin yükünü çeken eğitim personelinin unvan değişikliği sınavları beklentileri karşılanmalı, sınav tarihi netleştirilerek gerekirse online gerçekleştirilmelidir. Salgın süreci ve alınan tedbirlerin doğurduğu olumsuz sonuçlar gözetilerek, öğretmenlerimizin il içi ve iller arası yer değişikliği talepleri, mazeretlerinin giderilmesi başta olmak üzere, istekleri dâhilinde mağduriyet üretmeyecek ve yeni mağduriyetlere sebebiyet vermeyecek şekilde karşılanmalıdır”diye konuştu.