Türkiye’de 20 milyon kişi obezite hastası

1154

Bugün 11 Ekim Dünya Obezite Günü. Dünyada her yıl yaklaşık 3 milyon kişi obeziteye bağlı sorunlar nedeniyle hayatını kaybediyor. Kronik, önlenebilir ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık olan obezite, dünyanın ve Türkiye’nin en önemli sağlık sorunlarının başında yer alıyor. Türkiye’de 20 milyon kişi obezite hastası. Avrupa ülkeleri arasında obezite görülme oranının en yüksek olduğu ülke ise Türkiye. Obezite hastalıktan ziyade kozmetik bir sorun olarak görülmesi ise obeziteyle mücadelenin önündeki en büyük engellerden birini oluşturuyor.

Obezite sıklığı dünyada ve Türkiye’de giderek artıyor. Türkiye ise 20 milyon obezite hastası ile Avrupa’da obezite görülme oranının en yüksek olduğu ülke konumunda yer alıyor. Her 3 yetişkinden birinin sağlıklı kiloda bulunduğu Türkiye’de, ilköğretim çağındaki her dört çocuktan birinde de kilo fazlalığı bulunuyor.

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği obeziteye ve buna bağlı sorunların önemine yönelik farkındalık oluşturmayı hedefliyor. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği tarafından yapılan açıklamada, kültürel ve çevresel faktörlerin, alışkanlıkların, genetik yatkınlıkların, bazı ilaçların neden olduğu kilo artışının ve bazı endokrin hastalıklar gibi faktörlerin obezitenin nedenleri arasında yer aldığı belirtildi.

Obezite sorununun çözümündeki en etkili adımın obezitenin önlenmesi. Bunun için öncelikle toplumun yaşam biçimini ve beslenme alışkanlıklarının doğru biçimde şekillenmesi gerekiyor.

Beden kitle indeksine dikkat

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Sönmez, insan vücudunun yaklaşık üçte biri ile dörtte birinin yağ dokusundan oluştuğunu, yağ dokusunun artış miktarına göre kilo fazlalığı veya obezite tanımlarının kullanıldığını belirtti. Bu tanımlamalar için Beden Kitle İndeksi veya Bel Çevresi ölçümünün kullanılabileceğini söyleyen Prof. Dr. Sönmez, Beden Kitle indeksi 25kg/m2 den fazla olursa kilo fazlalığı, 30 kg/m2 den fazla olursa obeziteden söz edilebileceğini kaydetti. Bel Çevresi ölçümünün ise obezitenin tespitinde daha hassas bir ölçüt olduğunu, Türkiye için obeziteyi gösteren Bel çevresi değerlerinin Kadınlarda >90cm, Erkeklerde ise >100cm olduğunu ifade etti.

Türkiye’de her 3 yetişkinden biri obezite

Türkiye’de obezite sıklığının yüksek olduğunu vurgulayan Sönmez, “Obezite, sanki Kuzey Amerika’da çok görülür diye bilinir ama istatistikler öyle değil. Türkiye, Avrupa’nın obezite sıklığı en yüksek olan ülkesi. Dünya sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye’de obeziteli birey oranı yüzde 32. Bu durumda, her 3 yetişkinden bir tanesinin obezite hastası olduğunu, bir tanesinin de kilo fazlalığı olduğunu söyleyebiliriz. Yani her 3 yetişkinden 1 tanesi sağlıklı kiloda aslında” diye konuştu.

Obezite çeldiricilerin neden olduğu bir hastalık

Genlerimize uygun bir hayat yaşamadığımızı söyleyen Sönmez, “Bizim genlerimiz vahşi bir hayvan gibi ama biz bu döngüyü kırmış ve modernleşmiş bir insanlığız. İnsanlığın hayatı, 2 milyon yıl böyle geçmiş. Giderek ivmeli bir şekilde doğamıza aykırı yaşamaya başladık. Çok az hareket ediyoruz. Yediğimiz gıdaların neredeyse hiçbiri doğal değil. Ekmeğimiz, manavdan aldığımız sebzemiz, meyvemiz suni ve katkılı ürünler. Bunlar, bizim obezite hastası olmamızda çok ön planda. Maruz kaldığımız reklamlar. Hepimiz karnımızı acıktıran onlarca sinyalle karşı karşıya kalıyoruz ki obezite çevresel faktörlerin de önemli olduğu bir hastalık. Obezite çeldiricilerin neden olduğu bir hastalık. Dolayısıyla toplumsal bir hastalık. İnsanlık eskisi gibi uyku ve uyanıklık döngüsü olan bir durumda değil. Ürünlerin içine geçen kimyasallar da bizim iştah merkezimizi çok olumsuz etkiliyor. Obezitenin ailesel birikimi de vardır. Bu birikiminin de altında genetik yatkınlık vardır denilebilir. Bu bir kader değildir ama bir risktir” şeklinde konuştu.

Obezite ölüme neden oluyor

Obezite hastalığının olmaması durumunda dünyadaki kronik hastalıkların da önemli bir kısmının olmayacağının altını çizen Sönmez, koroner arter hastalıklar, diyabet, hipertansiyon birçok kanser türü, yağlı karaciğer hastalığı, reflü, safra taşı, varis, topuk dikeni, eklem kireçlenmesi gibi hastalıkların altında kilo fazlalığının olduğunu ifade etti. Öte yandan Sönmez, obeziteyle ilişkili hastalıkların ölüme yol açabileceğini ve yaşam kalitesini düşürebileceğini söyledi.

Obezite sağlık ekonomisini olumsuz etkiliyor

Sönmez, obezitenin sağlık ekonomisine büyük bir yük oluşturduğunu aktararak, “Türkiye’de diyabete harcanan sağlık bütçesi bütün sağlık bütçesinin yaklaşık 4’te 1’i kadar. Bizim diyabet hastalarımızın yüzde 90’ının kilo fazlalığı ve obezitesi var. Diyabete harcanan o bütçeyle yeni yollar, yeni Marmaraylar, yeni havaalanları yapılabilir” dedi.

Obezite cerrahisinde hastalar bilinçli olmalı

Obezite cerrahisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sönmez, “Obezite cerrahisi, doğru kişilere, doğru yerlerde ve doğru yöntemlerle yapılması koşuluyla son derece önemli ve gerekli bir tıbbi müdahaledir. Obezite cerrahisi elbette Türkiye’de 20 milyon obezite hastasının sorununu çözemez. Bu konu, sivrisinekle mücadele gibidir. Aslında biz bu bataklığı kurutmalıyız. Yaşam biçimi, diyet, tıbbi tedavi yöntemlerine rağmen faydalı olamadığınız hastalarda obezite cerrahisi doğru bir yaklaşımdır. Bazı tanım kargaşalarını düzeltmek doğru olacaktır. ’Obezite Cerrahisi’, ‘Bariatrik Cerrahi’ ve ‘Metabolik Cerrahi’ aynı şeylerdir. Hepsinde kullanılan temel cerrahi yöntemler aynıdır. Bu ameliyatlar için Dünyada ve ülkemizde iki temel yöntem uygulanır. Bunlar dışındaki yöntemler ancak deneysel koşullarda, araştırma amaçlı yapılmalı ve hastalar doğru biçimde bilgilendirilmelidir. Bazı meslektaşlarımız da ‘Diyabet Cerrahisi’ adı altında henüz geçerliliği kanıtlanmamış dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde kullanılmayan cerrahi yöntemleri hastalara uyguluyorlar. Temel cerrahi yöntemler dışındaki yöntemlerle yapılan ameliyatların denetim altına alınması gereklidir. Bu tür yöntemlerden zarar gören hastalar bize sık sık başvuruyorlar” ifadelerini kullandı. Öte yandan günümüzde obezite hastalarına bilimsel dayanağı olmayan diyetler, bitkiler, ilaçlar ve cerrahi yöntemler önerildiğini belirten Sönmez, bu kişilere güvenilmemesi konusunda uyarıda bulundu.