Transdermal Terapötik Sistem Nedir?
Transdermal Dalga Teknolojisi, tadı kötü olan tabletlere, yutulması zor olan kapsüllere, acı veren enjeksiyon yöntemlerine alternatif olarak tasarlanmış ve enjeksiyon yönteminden sonra en etkili çözüm olarak sağlık sektöründe kullanılmaya başlanmıştır.
Tablet gibi ilaçları düzenli olarak almanız gerekiyor ve bu ilaçları yutmakta zorlanıyor veya rahatsızlık yaşıyorsanız, transdermal tedavi sistemleri (TTS) sizin için çekici bir alternatif olabilir. Transdermal tedavi sistemleri, bir maddenin cildiniz aracılığıyla transdermal olarak vücudunuza emilmesini sağlayan kullanımı son derece kolay bantlardır.
TTS, çeşitli vitaminler, multi vitaminler, ağrı kesici vb. aktif maddeleri biyolojik sistemde serbest bırakmak için insan derisine uygulanabilen ilaç verme sistemleridir. TTS, bu aktif maddelerin deri tarafından emilmesini sağlayarak alttaki dokuya oradan da kan dolaşımına girmelerini sağlar. Madde, sindirilmeye gerek kalmadan doğrudan kan dolaşımına girer.
Yeni ilaçların geliştirilmesi uzun ve karmaşık bir süreçtir ve ümit verici bir aktif bileşen her zaman başarılı bir ilaca dönüşmez. Bu aynı zamanda insanların genellikle sadece tabletleri, kapsülleri veya solüsyonları düşünmelerinden kaynaklanmaktadır. Transdermal teknolojisi tedavi yöntemlerine bir yenisini daha ekleyerek, yenilikçi çözümler sunmaktadır.
Yaklaşık iki metrekarelik alanıyla cilt, insan vücudundaki en büyük organdır ve aynı zamanda tüm kanımızın yaklaşık üçte birinin dolaştığı yerdir. Derinin birincil işlevi, vücudu yabancı cisimlerden ve mikroorganizmalardan korumaktır. Aynı zamanda vücudun nemi tutmasına yardımcı olur, ancak tamamen geçirimsiz değildir. Nispeten küçük ilaç molekülleri cilde nüfuz edebilir ve transdermal bantlar bu şekilde amacına ulaşmış olur.
Tabletler ve kapsüller gibi ağızdan alınan ilaçların aksine, TTS, maddenin önce sindirilmesine gerek olmaması avantajına sahiptir. Bu, maddenin kimyasal olarak değişmeden kaldığı ve kan dolaşımı yoluyla etki göstermesi gereken vücut kısmına doğrudan eriştiği anlamına gelir. Sonuç olarak, karaciğer tarafından filtrasyon ve başlangıç metabolizmasını veya ‘ilk geçiş etkisini’ önler. TTS bantlarının bir başka avantajı ise, maddeyi uzun bir süre boyunca sürekli ve sürekli olarak salmalarıdır. Bu, hastanın günde birkaç kez tablet almasına gerek olmadığı anlamına gelir. Örneğin, doğum kontrol amacıyla tablet veya hap almayı unutmak artık geçmişte kaldı. Ya da ağrı kesici maddeler gece de dahil olmak üzere sürekli bir etki gösterebilir.
Transdermal Sistemlerin Avantajları
Transdermal tedavi sistemleri, tedaviyi hasta için çok daha rahat ve keyifli hale getiren içinde yüksek teknolojili barındıran yamalardır. Çok sayıda tablet almak zorunda kalmak yerine, hastaların genellikle haftada bir kez yeni bir yama uygulaması yeterli olmaktadır. Bütün bunların yanı sıra, vücuda yapıştırılan bantlar kullanım süresi boyunca vücuda sabit bir ilaç salınımı sağlar. Gece boyunca düşük ilaç seviyelerine bağlı olarak sabah kalkma ile oluşan semptomların önüne geçilmiş olunur.
-
Güvenli, güvenilir, kesin ve ağrısız dozaj alımı.
-
Bakıma muhtaç çocuklar, yaşlılar ve hastalar için daha kolay tedavi.
-
Yutma güçlüğü çeken hastalar için ideal bir çözüm.
-
Özellikle birkaç gün süren yamalar için daha uzun alım aralıkları.
Transdermal Sistemin Diğer Sistemlere Göre Beş Ana Avantajı
Kullanım kolaylığı ve refah seviyesi
Tüm ilaçların ezici çoğunluğu tabletler veya kapsüller halinde mevcuttur ve bu nedenle ağızdan alınması gerekir. Yutma güçlüğü çeken hastalar için bu tedavi yöntemi çok rahatsız edici olabilir. Pek çok hasta ayrıca düzenli olarak ilaç almakta sorun yaşar. Bir tablet almayı unutmak kolaydır ve ardından tedavinin başarısı artık garanti edilemez. Bir yama, 24 saat ile yedi gün arasındaki tipik tedavi aralıklarıyla çok sayıda tablet alma ihtiyacının yerini alabilir. Aksine, tabletler veya kapsüller gibi geleneksel uygulama sistemleri, yalnızca çok sınırlı bir süre boyunca (bir seferde birkaç saatten bir güne kadar) gereken ilacı sağlar. Bununla birlikte yamalar, ilacı gece boyunca gerektiği gibi bırakabilir, böylece hastanın uykusu kesintiye uğramaz.
Sabit ilaç seviyeleri
Ağızdan verilen ve daha sonra gastrointestinal sistemden geçen tüm ilaçlar önce karaciğerden geçmek zorundadır. Söz konusu ilaca bağlı olarak, alınan ilaçların önemli bir kısmı karaciğer tarafından metabolize edilir. İlacın kalan miktarı vücudun metabolik süreçlerinin bir sonucu olarak sürekli olarak azalır. Sonuç olarak, vücutta fiilen mevcut olan ilaç miktarı, ilacı aldıktan hemen sonra çok yüksek bir miktardan, uygulama aralığının sonunda çok düşük bir miktara kadar büyük ölçüde değişir. Transdermal bantlar bunun tersine bir davranış gösterir, örneğin ağrı kesici ilaçlar gibi söz konusu ilacın sabit bir seviyesini sağlar. Banttan emilen madde miktarı ile vücudun ihtiyaç duyduğu miktar arasında denge kurulur, yani vücut ihtiyacı olduğu kadarını basitçe emer.
Daha az yan etki
Çoğu ilaç sadece istenen etkileri sağlamakla kalmaz, aynı zamanda birçok istenmeyen yan etkiye sahiptir. Ağızdan uygulanan maddeler, öncelikle mide bulantısı gibi yan etkilere neden olur. Hasta sadece acı çekmekle kalmaz, aynı zamanda tıbbi olarak reçete edildiği şekilde tedaviye başlama veya tedaviye devam etme isteğinde de azalma yaşar. Transdermal, bu yan etkilerin çoğunu önemli ölçüde azaltır. Ayrıca ağızdan alınan pek çok madde ‘gıda etkisi’ nedeniyle zarar görür. Bu, vücut tarafından emilmelerinin, aynı zamanda gıdanın tüketilip tüketilmemesinden büyük ölçüde etkilendiği anlamına gelir. Bu, vücudun PH seviyesinde değişikliklere neden olabilir. Sonuç olarak, hastalar ilacın yemeklerden önce mi sonra mı alınması gerektiğine dikkat etmelidir. Transdermal bantlar vücudun maddeyi doğrudan emmesini sağladığından, bunu takip etmek artık gerekli değildir. İlaçla ilgili en ciddi yan etkilerden biri karaciğerin zarar görmesidir, bu da bazı ilaçların karaciğere zarar verebileceği anlamına gelir. TTS bantlarının kullanımı ayrıca karaciğer hasarıyla ilişkili yan etkilerde önemli bir azalmaya neden olabilir.
Gastrointestinal sistem tarafından emilimi sağlanmadığında
İlaçların ağızdan alınmasındaki en temel gereklilik, maddenin ağızdan biyoyararlanım sağlanmasıdır. Bir madde gastrointestinal sistem yoluyla kan dolaşımına giremezse veya maddenin sadece sınırlı bir miktarı kan dolaşımına ulaşırsa, vücutta etki göstermesi mümkün değildir. Sonuç olarak, ilaç şirketleri ilaçların biyoyararlanımını iyileştirmek için büyük çaba sarf ediyor. Ancak bazı durumlarda bu çabalar gerekli değildir. Örneğin; UCB’den Neupro® ilacı, dünyada yalnızca transdermal yama olarak temin edilebilen ilk ilaçtır. Neupro®’daki aktif madde olan rotigotin, parkinson hastalığının tedavisinde olağanüstü etkinlik göstermiştir. Rotigotin, ağızdan alındığında pratikte hiçbir biyoyararlanıma sahip olmadığı için tablet veya kapsül olarak uygulanamaz.
Daha düşük miktarlarda aktif madde gereklidir
Oral uygulamadan sonra karaciğer tarafından ilacın hem sınırlı oral biyoyararlanımı hem de metabolizması, hastanın gerçekten tedavi için gerekenden önemli ölçüde daha fazla madde almasına neden olur. Ancak transdermal bantları kullanırken, yalnızca gerekli miktarda madde vücuda girer. Örneğin; Menopoz semptomlarını tedavi etmek için hormon replasman tedavisi gören bir hastaya oral yollarla ilaç tedavisi uygulandığında günde yaklaşık 2 mg östradiol verilmesi gerektiği anlamına gelir. Tedavi, transdermal bant olarak uygulandığında, günde sadece 0,025 ila 0,05 mg östradiol gereklidir. Bu, oral yolla alınan dozun yalnızca %0,4 ila 0,8’i kadardır.