Kadrosunda Matt Damon, Jude Law, Gwyneth Paltrow, Kate Winslet, Marion Cotillard, Michael Douglas gibi ünlüleri barındırmasında rağmen, 2011 yılında vizyona giren Contagion (Salgın) adlı film, vizyona girdiği sıralarda gişede büyük bir başarı elde edememişti. Ancak yakın zamanda Google’daki aranması hızla artan Contagion, Amerika’daki Apple Uygulama Mağazası’nda en çok indirilen filmlerden biri haline geldi.
Contagion’un yapım şirketi Warner Bros, filmin koronavirüsün neden olduğu Covid-19 hastalığı ortaya çıkmadan önce kataloglarında 270. sırada bulunduğunu, virüs çıktıktan 3 ay sonra ise bünyesinde Harry Potter’ın bulunduran yapım şirketinin en çok aranan filmleri arasına girdiğini söyledi.
Bu filmin şimdilerde popüler hale gelme sebebi ise filmle koronavirüs salgını arasında görülen benzerlikler.
Film ve gerçek hayatın birbirine karışması
Filmde Gwyneth Paltrow’ın canlandırdığı bir iş kadın olan Elizabeth “Beth” Emhoff, Çin seyahati sırasında kaptığı esrarengiz ve öldürücü bir virüs sebebiyle hayatını kaybediyordu.
Salgının Çin’den kapılan bir virüs dolayısıyla yayılması, koronavirüsle aralarında bulunan benzerliklerden sadece biri.
Filme olan ilgi aynı zamanda filmde yer alan Amerikalı oyuncu Gwyneth Paltrow’un 26 Şubat’da uçaktaki maskeyle yaptığı Instagram paylaşımı sebebiyle oldu.
6 milyona yakın takipçisi olan Paltrow, Instagram’da şu sözleri paylaştı:
“Paris’e doğru yoldayım. Paranoya sahibi? Tedbirli? Panik? Uysal? Evrensel salgın? Propaganda?” “Bu maskeyle uçakta uyuyacağım. Ben bu filmde daha önce yer almıştım. Güvenli kalın. El ele sıkışmayın. Ellerinizi sürekli yıkayın”
Koronavirüsle filmdeki virüs arasındaki benzerlikler
Contagion filminde karşılaştığımız kurguyla, gerçek hayatta olanlar arasında enteresan benzerlikler bulunuyor.
Paltrow’un oynadığı karakter MEV-1 adını verdikleri virüsü, yarasadan virüs kapmış bir domuzdan alan bir Hong Kong şefiyle el sıkıştıktan sonra alıyordu.
Virüsü kapan karakter, eve döndükten bir süre sonra ciddi bir şekilde hastalığa yakalanıp ölüyordu. Oğlu da yakın bir zamanda hastalığa yakalanıp ölüyor ancak filmde eşini canlandıran Matt Damon’ın filmde canlandırdığı karakter, hastalığa karşı bağışıklık gösteriyordu.
Gerçek hayatta ise, sağlık uzmanları koronavirüsün Aralık ayında Çin’in Vuhan kentinde hayvandan insana geçmiş olabileceği gerçeği üstünde duruyor.
2002-2003 yılları arasında görülen SARS salgınının da hayvanlardan insanlara geçmiş olması gibi, koronavirüsününde yarasalardan insanlara geçmiş olduğu tahmin ediliyor.
Hem koronavirüs hem de filmde bahsi geçen MEV-1 virüsü, insanların yakın temas kurmaları ve mikroplu yüzeylere dokunmaları sebebiyle bulaşıyor.
Ölüm oranları arasındaki fark
Filmde bahsedilen MEV-1 virüsü ve koronavirüsün benzerlikleri arasında iki virüsünde ilk başta solunum yolundan vücuda girerek, insan bedenini etkilemesi bulunuyor.
Ancak anlatılan MEV-1 virüsü, gerçekte bulunan Nikah adlı bir virüsün türevi olsa da, koronavirüsle aynı virüs grubunda yer almıyor.
Buna ek olarak, filmde görülen virüsün insanlarda görülen ölüm oranı %25’ken, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) açıkladığı orana göre koronavirüs salgınında görülen ölüm oranı %3.4. Bu oranlar birbirleri arasında benzerlik göstermiyor.
Filmde insanları etkileyen yüksek ölüm oranları, 1918-1920 yılları arasında görülen ve 50 milyon kişinin ölümüne sebep olan İspanyol gribini andırıyor.
İzolasyon
Filmde salgın olduğundan şüphelenildiğinde, Epidemic Intelligence Service (Salgın İzleme Servisi) filmde ortaya çıkarak, salgına sahip insanları tespit edip ardından izole etme amacıyla harekete geçiyordu.
Pazartesi akşamı İtalya’nın tümü koronavirüsle mücadele edilebilmek amaçlı karantina altına alınırken, filmde de ABD’nin İllinois’e bağlı Şikago kenti Çin’deki büyük karantinaları aratmayacak şekilde karantinaya alınıyordu.
Bilimsel açıdan güvenilirlik arayışı
Contagion’ın tekrar popüler olması filmin senaristi Scott Z Burns’ün de şaşırmasına sebep oldu.
Senarist, Fortune dergisiyle yaptığı röportajda, filmde izleyiciye göstermek istedikleri fikrin ‘toplumun böylesi epidemik salgınlara karşı ne kadar savunmasız olduğuydu’ dedi ve ekledi:
“Filmimizle koronavirüs arasında bulunan benzerlikler tesadüften ibaret ve gerçekten o kadar da önemli değil.
“Bundan daha önemli olan konu ise hızla yayılan virüse karşı toplumun nasıl tepki verdiği ve bunun insanlar üstündeki etkileri”
Senarist, bu sözleri sarf ederken büyük ihtimalle filmde söz edilen komplo teoricisi Alan Krumwiede’den de söz ediyordu.
Jude Law’in oynadığı Krumwiede karakteri, virüs hakkında asılsız haberler yayarak, virüsün çaresini bulduğuna dair sahte bir ilacı piyasaya sürüyordu.
Yakın bir zamanda Amazon şirketi, sitelerinde koronavirüsü engellediğini iddaa eden satıcıların satışlarını engellediklerini açıklamıştı.
New York’ta bulunan Jim Bakker, gümüşle yaptığı bir maddenin virüsü tedavi ettiğini söylemesinin ardından yetkililerle başı belaya girmişti.
Olaylar ardından New York Times’a konuşan Baker, dünya olaylarını kontrol eden gizli bir organizasyona üye olduğunu düşünen insanların olduğunu ve sosyal medya aracılığıyla ona ulaştıklarını söyledi.
‘Filmin senaryosunu yazarken WHO’ya danıştım’
Contagion filminin popülerliği aynı zamanda, senaristin filmi yazarken senaryoyu bilimsel gerçekliklere dayandırma isteğinden kaynaklanıyor olabilir.
Senarist Jim Bakker, filmin senaryosunu yazarken WHO’ya danışıp aynı zamanda çeşitli virolog ve epidemiyolojistlarla iletişime geçmiş.
Burns, Hollywood Reporter’da verdiği röportajda şu sözleri söyledi:
“Bu konudaki uzmanlarla konuştuğumda, salgının ne olduğu değil, ne zaman olacağı önemli demişlerdi.”