Gerçekleri her türlü halka ulaştıracağız

2

Muhalefeti sindirmeye çalışan Saray yönetimi, RTÜK eliyle de muhalif medyayı ortadan kaldırmaya çalışıyor. Son olarak Halk TV ve Sözcü TV’nin ekranları 10’ar günlük karartılacak. Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni Özgür Çakmakçı “Sokakları aydınlatmaya devam edeceğiz” derken, Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Toktaş, tüm yurttaşları dayanışmayı büyütmeye çağırdı.

Ülkede baskıyı tam gaz artıran Saray yönetimi, gerçeklerin halka ulaşmasını da engellemeye çabalıyor. Muhalefete yönelik saldırılarda yargıyı araçsallaştıran rejim, RTÜK eliyle de muhalif medyayı susturma çabası içerisinde.

Özellikle muhalefete yönelik ardı ardına başlatılan soruşturmalara paralel olarak medya üzerinde de genişletilen bu abluka, rejimin halkın gerçekleri öğrenmesinin önüne geçme çabası olarak değerlendirildi. Uydurma suçlamalarla yapılan operasyonlardan, depremde gerçekleşen ihmallere; yangın facialarından yolsuzluklara; başta ekonomik kriz olmak üzere halkın can alıcı sorunlarına kadar memlekette olup biten ne varsa ortaya döken, halka gerçekleri ulaştıran kanalların hedef alınması ise tesadüf değil. Medyaya yönelik saldırılar, tüm bu sorunlar karşısında toplumu ikna edemeyecek olan rejimin ayakta kalma hamlelerinin bir parçası oldu. Sözcü ve Halk TV’ye verilen cezalarla iki kanalın 8 Temmuz gecesinden itibaren 10 gün süreyle karartılacak olması da bu baskının son örneklerini oluşturdu.

Halk TV’ye, “Sinem Fıstıkoğlu ile Sansürsüz” adlı programda Atom Mühendisi Tolga Yarman’ın “Türkiye dincileşiyor değil, mezhebileşiyor” ve “Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün adının konulmasından itibaren bakarsak İran’a karşı azmettirildik” ifadelerinin “halkı kin ve düşmanlığa teşvik” ettiği gerekçesiyle yayın durdurma cezası önceki gün kanala tebliğ edildi. Sözcü TV’ye verilen 10 günlük ekran karartma cezasında mevcut yürütmeyi durdurma kararı ise Ankara 7. İdare Mahkemesi’nin kararıyla kaldırıldı. Kanalların yıl içerisinde aynı cezaları alması durumunda ise lisans iptalleriyle karşılaşabilecekleri öğrenildi.

DERTLERİ BAĞIMSIZ MEDYA

Cezalar hakkında konuşan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ise kanalların yayın politikalarından vazgeçmedikleri için ceza verdiklerini ima etti. Şahin, “Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, özellikle Halk TV, Tele1 ve Sözcü TV gibi yayıncıları defalarca uyarmıştır. Açık, net ve yapıcı şekilde yapılan bu uyarılar ısrarla hiçe sayılmıştır. İhlalin ötesinde, kanunla bir inatlaşma haline getirilen bu yayınlar aralıksız sürdürülmüştür” ifadelerini kullandı.

SUSTURMAK İSTİYORLAR

Medyaya yönelik genişleyen ablukaya karşı ise tepkiler yükselmeye devam ediyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, RTÜK’ün Halk TV ve Sözcü TV’ye yönelik 10 günlük yayın durdurma kararının Anayasa güvencesi altındaki basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne yönelik ağır bir darbe olduğuna dikkat çekti.

TGC Yönetim Kurulu’nun açıklamasında “Bu kararlar, halkın haber alma hakkını askıya almaktadır. RTÜK’ün haksız ve hukuksuz gerekçelerle çifte ekran karartması yalnızca gazetecileri değil, toplumun tamamının susturulmasını amaçlamaktadır. Anayasa’da güvence altına alınan basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne ağır bir darbedir. RTÜK’ün yetkilerini aşarak siyasi nedenlerle kararlar alması kabul edilemez. Bu tür uygulamalar, kamu gücünün sansür mekanizmasına dönüştürüldüğünün en açık göstergesidir” denildi.

BU SES KISILAMAZ

CHP Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu da sosyal medya hesabından konuya ilişkin bir açıklama yayımladı. İmamoğlu, “Halk TV ve Sözcü TV, bu ülkede bütün baskılara rağmen doğruları haykıran milyonların sesidir. O ses kısılamaz, gerçeklerin üstü karartmayla kapatılamaz” ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise Sözcü TV’ye gönderdiği mesajda, “Sözcü Televizyonu bu ülkenin ve milletin gerçek meselelerini haber yapmaktadır. Dolayısıyla cezalandırılan Sözcü Televizyonu değil, hakikatin kendisidir” ifadelerini kullanırken, Halk TV’ye gönderdiği destek mesajında “Halkımız, ekmeğini küçülten, huzurunu bozan 19 Mart Darbecilerinin değil, kendi sesini duyuran bağımsız medyanın, Halk TV’nin yanındadır” dedi.

‘TEK’LEŞEN HER REJİMİN SAVRULDUĞU YER

Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş da kendilerine yönelik gerçekleşen saldırıları değerlendirdi. “Demokrasinin olmazsa olmaz kurumlarından biri özgür basındır” diyen Toktaş, “Özgür ve bağımsız basın sadece halkın haber alma hakkının bir aracı değil, aynı zamanda siyasi, askeri, ekonomik ve bürokratik her türlü iktidarı denetleyen tüm ‘erk’lerden bağımsız en önemli araçtır. Tarihte, denetim mekanizması zayıflamış, ‘tek’leşen her rejimin savrulduğu yeri gösteren ne yazık ki hayli örnek var. Halk TV, hem gazeteciliğin en temel işlevi olan ‘halk adına denetleme görevi’ni yerine getirmeye hem de halkın sesi olmaya çalıştı, çalışıyor.” dedi. Toktaş şu ifadelere yer verdi: “İliç’te, Soma’da, Van’da, Hatay’da, Diyarbakır’da, Artvin’de, Silivri’de, Ankara, İstanbul, İzmir’de… Türkiye’nin her yerinde, her zaman halkın yanında durduk, onların sesi olduk. Bundan olsa gerek, her yayınımız didik didik ediliyor, ceza verilecek yer aranıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararları göz ardı edilerek, canlı yayın konuklarının ya da bir partinin genel başkanının, siyasetçinin sözlerinden dolayı ağır cezalara maruz kaldık. Şimdi de kanalın tamamen kapatılması tehdidiyle karşı karşıyayız. RTÜK, İran-İsrail savaşının ele alındığı bir programda, canlı yayın konuğunun pek çok başka kanalda dile getirdiği sözlerinden dolayı Halk TV’ye 10 gün karartma kararı verdi. Bundan sonraki aşama lisans iptali, yani kanalın tamamen kapatılması olacak.”

“Elbette tüm hukuki haklarımızı kullanacağız. İdare Mahkemesi’ne yürütmeyi durdurma başvurusunda bulunacağız. Halk TV, hukukun hâlâ işlediğine inanmak istiyor. AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları esas alınarak bu sansürün yargıdan dönmesini bekliyoruz, umuyoruz.

Suat Toktaş

Yargı bu karartma girişimine ortak olursa, Halk TV ekranı 8 Temmuz Salı gecesi 23.59.59’da tamamen kararmış olacak. Bugüne kadar ‘Yalnız Değilsiniz’ sloganıyla toplumun her kesiminin yanında olmaya, onların sesini duyurmaya çalıştık. Şimdi biz, yalnız olmadığımızı görmek istiyoruz.

Bilme hakkını kaybetmek istemeyen, özgürlüklerin, çok sesliliğin yanında, sansürün karşısında izleyicilerimizi, gazetecileri, siyasetçileri Halk TV ile dayanışmaya çağırıyoruz.”

BİZİ ENGELLEYEMEZLER

Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni Özgür Çakmakçı da “Bizim işimiz gazetecilik yapmak” dedi. Çakmakçı, “Bizler basın bülteni yazmıyoruz, halkla ilişkiler çalışması yapmıyoruz. Bunu sadece Sözcü TV için değil, başka bağımsız yayın organları; BirGün, Halk TV, Tele1 gibi sadece gazetecilik yapmayı düşünen, bunu amaç edinen ve onunla para kazanan medya organları için söylüyorum. Hepimiz gazetecilik yapıyoruz ve doğal olarak Türkiye’de bunun sonuçlarıyla uğraşıyoruz” diye konuştu.

Çakmakçı şöyle konuştu: “Son 8 ayda Sözcü TV olarak 16. cezamızı yemişiz. Basit bir hesap yaptığımızda ayda ortalama 2 ceza yemiş oluyoruz ve bunu gazetecilik yaptığımız için yiyoruz. Bu cezalar para cezası olabiliyor, yayın durdurma olabiliyor. Yayını sevmedikleri için iktidar; yayını, bizleri sindirmeye ve durdurmaya yönelik para cezası veriyordu. Artık yayın durdurmalar başladı. Ekranlar kararıyor, spikerler ekrana çıkamıyor. Bize işimizi, gazetecilik işini yaptırmıyorlar, bundan alıkoyuyorlar. Bu, tıpkı bir doktora ‘sen artık ameliyat yapmayacaksın’ demek gibi; bize de ‘haber yapma’ diyorlar. Her ay 2 tane ceza düşerken artık bunlara alıştık fakat bu son cezada farklı, ayrıntılı bir durum var. Cezayı aldıktan sonra yürütmeyi durdurmaya başvurduk ve bu karar çıktı. Ancak sonrasında bu yürütmeyi durdurma aldığımız ceza, başka halihazırda olan bir cezayla birleştirildi ve aldığımız yürütmeyi durdurma geçersiz sayıldı. Dava yeni bir mahkemeye yönlendirildi, ardından tebliğ geldi. Yani zaten yürütmeyi durdurma aldığımız bir cezayı başka bir mahkemeye yönlendirerek aynı sebepten tekrardan ceza almamıza neden oldular.

Özgür Çakmakçı

Ancak benim görüşüm, işin içinde bir iş olduğu. Halk TV ve Sözcü TV’nin aynı gün kapatılması mesela… Aylardır yükselen bir şey var ve bunların hepsini topladığımızda, geniş resme baktığımızda işin içinde başka bir şey olduğunu görüyoruz. Ama biz alıştık, daha da fazlalaşmaz bu cezalar umarım. Vatandaşın, halkın haber alma özgürlüğü daha da kısıtlanmaz. Özgür haber kanalları nefes borularıdır ve bunlar vatandaşın hayatından koparsa, bunlar tıkanırsa ne olur? Nefes borusu tıkanmış bir insana neler olur, biliyoruz.

İçeride ise insanlar üzgün, gazetecilik yapamayacağımız, 10 gün ayrı kalacağımız için… Fakat gazetecilik ölmez; sokakta bir fotoğraf, bir video çeker, bir yere atarsın ve tekrar bir şey yapmış olursun. Bizim bir lafımız var: ‘Bizi karartırlarsa elimize fener alır, sokakları aydınlatmaya devam ederiz.’

Hepimiz bir şekilde gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. Başka bildiğimiz bir şey yok.”