Olur inşallah diyeceğim ama endişeliyim!
Son dönemde, AKP ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ile yürüttüğü temaslar bugüne kadar beklenen neticeyi vermedi.
Bu satırı okuyan bazı Milliyetçi muhafazakarların aklına geleni ben söylemiş olayım. Boyacı küpü değil ki (Hemen daldırıp çıkarılsın) diye düşünmeleri gayet doğrudur.
Lakin, bu projenin mimarı 22 yıllık deneyimli ve siyasetin “kitabını” yazmış olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olursa çok değil çok, çok düşülmesi gerekli.
Mesela;
PKK’nin dağ kadrosu ve Avrupa’daki yapılanmalar, Öcalan’ın olası bir silah bırakma çağrısına nasıl tepki vereceği konusunda belirsizlikler bulunmaktadır. Ayrıca PKK yöneticilerinden Murat Karayılan, Öcalan’ın bizzat devreye girmediği sürece, sadece bir videolu çağrıyla silah bırakmanın gerçekleşmeyeceğini ifade ettiğini de unutmamak gerekir.
Yarım asırdan beri hapis yatan Terörün başı olarak bilinen Abdullah Öcalan’dan medet uman İktidar, geçmişte de buna benzer stratejik hamleler yapmadı mı? Özellikle seçim dönemlerinde veya kritik siyasi süreçlerde farklı aktörler ve farklı faktörler üzerinden bu tür siyasi manevralar yapmadı mı?
Evet, barış sağlanırsa bu herkes için olumlu bir sonuç olur. Ancak, geçmişteki deneyimler gösteriyor ki barış sürecinin sürdürülebilir olması için sadece siyasi hamleler yeterli olmuyor; toplumun geniş kesimlerinin desteği, güven ortamı ve samimi adımlar da gerekiyor.
Eğer barış, demokratik ilkeler çerçevesinde, şeffaf bir şekilde ve tüm tarafların katılımıyla sağlanırsa, Türkiye için olumlu bir gelişme olur. Ama eğer sadece belirli bir siyasi partinin seçim stratejisi olarak yürütülürse, uzun vadede daha büyük bir siyasi kutuplaşmaya yol açabilir.
Sonuç olarak, AKP ve DEM Parti arasındaki görüşmelerin, yeni Anayasa ve erken seçim planları çerçevesinde şekillendiği taktirde Öcalan’ın sürece dahil edilmesi ve DEM Parti’nin Cumhur İttifakı’na katılımı, önümüzdeki siyasi süreçte önemli rol oynayabilir.
CHP açısından bakarsak, eğer bu süreç doğru yönetilmez ve sadece iktidar partisinin hanesine yazılacak bir kazanım haline gelirse, CHP’nin gelecekte iktidar olma şansı azalabilir. Ama CHP, sürece farklı bir perspektiften yaklaşıp demokratik bir uzlaşı platformu oluşturursa, uzun vadede farklı bir denge kurabilir.