İyi Parti, Türk halkı için ayağa kalkan partidir

12

İYİ Parti TBMM Grup Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu:

“İnşallah bu büyük millete yardım edecek ve Türkiye’yi buradan çıkaracağız. Çok büyük potansiyeli olan bir ülke Türkiye, güçlü bir Türkiye için ihtiyaç duyduğu her şeye sahip bir ülke”

İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale:

“Türkiye’nin dış politikası mevcut koşullarda Türkiye’yi fakirleştiriyor. Fakirleşen hiçbir ülke dünyada daha fazla sesini çıkartamaz”

İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta:

Kötü olan ekonomi, daha da kötüleşti

“300 milyar lira yardım yapması beklenen hükümet, bütçeden 8 milyar lira yardım yapmıştır. Böylece zaten kötü olan ekonomi, pandemi ile birlikte olağanüstü kötüleşmiştir”

İyi Parti Antalya İl Başkanı Mehmet Başaran:

Antalya’da birinci parti olacağız

“İlk gün dediğimiz gibi ‘Antalya’nın dağlarına taşlarına ‘İYİ PARTİ’ yazacağız”. Antalya’da birinci parti olacağız. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’i Cumhurbaşkanı yapacağız”

 

Koronavirüs Pandemisi ile mücadele edildiği bugünlerde İYİ Parti TBMM Grup Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu, Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale, Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, Pandemi, Tarım, Turizm temalı programlar Antalya ve Burdur’dan başladı. Pandemi sürecinde ülkenin ve Antalya’nın yaşadığı sorunların anlatıldığı toplantıda ülkenin içine düşürüldüğü darboğazdan çıkmak için çözümler ortaya konuldu. İyi Parti Antalya İl Başkanı Mehmet Başaran’ın ev sahipliğinde tarımdan turizme, siyasetten koronavirüs aşısına kadar değerlendirmelerde bulundular. Programlara Antalya Milletvekilleri Hasan Subaşı ve Feridun Bahşi de katılarak, Antalya’nın geleceği ile ilgili konularda hakkında katkı koydular.

BAŞARAN: İKTİDAR OLACAĞIZ

Kentte çeşitli sivil toplum kuruluşlarını ziyaret ederek ekonomi politikalarını anlatan İYİ Parti heyeti, ilçe başkanları, yönetimleri ve ardından basın mensuplarıyla bir araya geldi. Antalya’nın seçimlerini tamamlayarak kurumsal yapıya kavuştuğuna dikkat çeken İyi Parti Antalya İl Başkanı Mehmet Başaran, “Antalya’da önce ilçe kongrelerimizi tamamladık. 1 Eylül’de il kongremizi yaparak İyi Parti olarak kurumsal yapıyı sağladık. Divan kurulu üyelerime, il yönetim kuruluma, ilçe başkanlarıma, ilçe yöneticilerime, Belediye meclis üyelerimize, tüm teşkilatlarımıza bugüne kadar yapmış olduğunuz çalışmalardan dolayı teşekkür ediyorum. 16 binlerde aldığımız üye kaydımızı bugün 19 binlere taşıdık. Gece gündüz durmadan istişare halinde çalışıyoruz. İnşallah önce 25 bin, sonra da Antalya’da 50 bin üyeye ulaşacağız. İlk gün dediğimiz gibi ‘Antalya’nın dağlarına taşlarına ‘İYİ PARTİ’ yazacağız”. Antalya’da birinci parti olacağız. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’i Cumhurbaşkanı yapacağız. Aynı inançla hep beraber yola devam ediyoruz. Allah’ın izniyle hep beraber bu işi başaracağız. Antalya’da birinci parti olacağız, iktidar olacağız. Belki de Türkiye birinci olacağız” diye konuştu.

YASAKLI TÜRKİYE VURGUSU

İYİ Parti TBMM Grup Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu, İyi Parti’nin “Türkiye kötü yönetiliyor ve Türkiye savruluyor, tarihin gerisine düşüyor, bu da Türk halkına yakışmıyor” diyen bir hareket olduğunu söyledi. Tatlıoğlu, “Bugün Antalya’nın misafiriyiz. Sayın Mehmet Başaran’ın da ifade ettiği gibi bir Antalya bulduğumuzu belirtmek istiyorum. Hepinize teşekkür ediyorum. Bugünkü siyasetle, bu ortamın çok anlamlı olduğunu, neye denk geldiğini anlamak mümkün değil. Ürünü ortaya çıktığında anlamamız mümkün. Türk siyasi hayatının ilk partisi 1889’da kurulan İttihadi Osmani’dir. Türkiye o zaman bu tarafa siyasetinde çok ciddi sıkıntılar ve daralmalar görmüştür. Ama hiçbir tanesi son 10 yılda karşılaştıklarımıza eş değer değildir. 1980’de Türkiye’de bir darbe olmuştur. Generaller Cumhurbaşkanı olmuştur. Her söylediği kanun olan generaller, ‘siyasete geçeceğiz’ dediklerinde siyaseti dizayn etmişlerdir. Siyaseti istememelerine rağmen Turgut Özal’ın televizyona çıkmasını engellememişlerdir. Tek televizyon, devletin televizyonuyken bunu yapmamışlardır. O nedenle Türkiye, Özallı ve Anavatan Partili dönemleri yaşamıştır. Recep Tayyip Erdoğan, 14 Ağustos 2001’de Bilkent Otel’de partiyi kurduğu gün, konuşmasını bitirdikten sonra dört farklı kanalda canlı yayına çıkmıştı. Ardından Abdullah Gül, sonra Bülent Arınç da çıkmıştır. Ve biz o günlere ‘Yasaklı Türkiye’ diyorduk hatırlıyorsanız. Ve yasaklar var, yoksulluk var, yolsuzluk var diye siyasal iklim değişti. Biz de hepimiz 25 Ekim 2017’de Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener önderliğinde bir parti kurduk. 5 ay sonra Genel Başkanımızın fotoğrafını onlarca televizyon arasından bir tanesinde gösterebilme imkanına sahip olduk. Böyle bir dönemde “Türkiye kötü yönetiliyor ve Türkiye savruluyor, tarihin gerisine düşüyor, bu da Türk halkına yakışmıyor” diyen bir hareket, bir iktidar yürüyüşü başlattık. Sonra tabelaya döndü ‘İYİ Parti’ oldu. İnanın bu kuruluş dönemlerinde tabelasının altında başını gözünü saklamadan geçenlere bile müteşekkiriz. Tarih, Türkiye’nin savrulmasını engelleyen kadroları not edecek. Bugün en çok üzerinde konuşulan, orada mı, burada mı, şurada mı deyip bir yerlere kondurulmaya çalışılan, önce itelenen sonra ‘gel kardeşim’ bir siyasi partiyiz. Neden? Çünkü temel siyasetin konforu bozuldu. İyi Parti, AKP’yi iktidarda sürekli olarak kalmasını bozan bir partidir. İyi Parti’nin kuruluşunun temel esası, Türkiye’nin önünü açmaktır. Şu an Türkiye’nin önünü tıkayan bir atmosfer vardır. Demokrasinin olmadığı, yargının yerlere düştüğü bir ülkede ekonomi olmaz. Gençlerin yüzde 78’i ‘Ben bu ülkede yaşamak istemiyorum’ dediği, yaşlıların da ‘Bu can başıma bela’ dediği bir ülke olmamalıyız. Türkiye’nin hiçbir yapısı buna müsait değil. Türkiye güçlü bir ülke olmak için herşeye sahip bir ülke. Toprağı vatan yapan özgürlüktür, hürriyettir. Hürriyetlerimiz kısıtlandığında ‘bir dakika’ ‘hayır’ deyip ayağa kalkan bir partidir İyi Parti” dedi.

HALKIN SESİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Genel Başkanımızın 20 Şubat 2020’da başlattığı esnaf gezileri, sokaktaki insanımızın, evindeki insanımızın sorunlarını yerinde görme, konuşma ve bunları siyasetin ve Türkiye’nin gündemine taşıma, yöneticilerimize duyurma sürecine devam ediyoruz. Pandemi sürecine rağmen devam etmekteyiz. Gözlerimizi mi kapatalım? Bunun hesabını bugün millet, yarın Allah’ın karşısında nasıl vereceğiz? Herkesin masanın altına saklanıp ‘Aman susalım’ dediği zaman ayağa kalkan Meral Akşener’in partisiyiz. Kahramanlık güçlü olunduğu zaman ayağa kalkmakla olmaz, gerektiği her zaman ayağa kalkmakla olur. İnşallah Antalya’da Sayın il başkanımızın söylediklerine yürekten katılıyor, Antalya’yı tebrik ediyorum. Türkiye’yi yönetmek için iktidar olmak gerekiyor. Antalya’da birinci parti olmak gerekiyor. Milletvekillerinin çoğunu almak gerekiyor. Belediyeleri almak gerekiyor.

TURİZMİN KÜÇÜK İŞLETMELERE FAYDASI YOK

İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale, Antalya’da tarım ve turizm sektöründe yaşanan sorunlara değindi. Özlale, “Turizmin bütün kent ekonomisine katkı verdiğini söylemek çok güç. Buruda 5 yıldızlı herşey dahil zihniyetinin Antalya’daki orta ölçekli ve küçük işletmelere hiçbir faydası yok. Böylece plansız bir turizm politikası sonucunda Antalya, potansiyelinin çok altında.

ANTALYA’NIN ANALİZİNİ YAPTI

Antalya 2011 ve 2017 yıllarında gelişmişlik sıralamasında 5. sıradaki yerini korumuştur. Antalya 2017 yılında Türkiye’nin en yaşanabilir kenti olmuştur. Antalya’da 5 bin 326 doktora, 29bin 524 yüksek lisans ve 341 bin üniversite mezunu kişi var. Antalya’nın %12 göç hızıyla  göç alan il statüsündedir. 2019 yılında 100 bin göç almış, 68 bin göç vermiştir. Antalya’ya göç eden 100 bin kişinin sadece 19 binini üniversite mezunları oluşturmaktadır.  Antalya’dan ise 22 bin lise mezunu, 14 bin üniversite mezunu Antalya’dan göç etmiştir. Antalya’ya göç eden 100 bin kişinin yaklaşık yarısını 20-34 yaş arası gençler oluşturmaktadır. Antalya’dan göç edenlerin çoğunluğunu ise 15-24 yaş arası gençler oluşturmaktadır. Bunun en büyük sebeplerinden biri diğer illere üniversite okumaya giden öğrencilerdir. Antalya’nın kişi başına düşen GSYH tutarı Türkiye’nin üzerinde yer almakta olup, yıllar itibariyle Türkiye ile arasındaki fark azalmıştır. Antalya’nın ana ihracat pazarı Almanya ve Rusya’dır. En fazla ihracat ise yaş meyve ve sebze ile madencilik ürünleri sektöründe gerçekleştirilmektedir. 2019 yılında Antalya’da işlenen toplam tarım alanı 3,617,969 dekar olup 128.959 kayıtlı çiftçi bulunmaktadır. Türkiye’deki örtü altı tarımın %38’i Antalya’da yapılmaktadır. Cam sera alanının %83’ü ve plastik sera alanının %53’ü Antalya’da yapılmaktadır. Antalya her yıl yaklaşık 450 milyon dolar değerinde ihracat yapmasına rağmen sadece100 milyon lira tarımsal destek alabilmektedir. Bu destekler arasında genç çiftçilere yapılan desteklerin veya kırsal kalkınma ekonomik yatırım desteklerinin miktarı sıfırdır. Avokadonun %81’i, Çarliston Biberin %74’ü, Adaçayının %72’si, Mantarın %53’ü, Domatesin %29’u Antalya’da üretilmektedir. Tüm bu üretime rağmen mevcut durumda Antalya’daki verim artışları potansiyelinin altındadır. Antalya’da katma değeri yüksek ürün çeşitlemesine ve kalite artışına gitmek gerekmektedir. 2019 yılında Türkiye’ye gelen 51 milyon ziyaretçinin 14 milyonu Antalya’yı ziyaret etmiştir. Türkiye dünyada en çok ziyaret edilen 6. ülke olmasına rağmen dünyadaki 1,245 milyar dolarlık turizm gelirinin yalnızca %2,3’ü Türkiye’ye kalmaktadır. Antalya turizmindeki önemli sorunlar mevsimsellik, zengin turist oranının düşüklüğü, coğrafi yığılmalardır. Antalya’nın, kredilerin büyük çoğunluğu turizm sektöründe kullanılıyor. Antalya, kredilerin geri ödenmeme oranı bakımından Türkiye ortalamasının üstündedir. Antalya’da karşılıksız çek tutarı Türkiye geneline kıyasla oldukça fazla olduğu dikkat çekiyor.

ANTALYA’NIN SORUNLARINI İYİ PARTİ ÇÖZECEK

Turizmde Tanıtımın Geleneksel Yapıdan Çıkması:  Dijital turizme uygun yerel ve ulusal düzeyde tanıtımlar yapacağız. Ekoturizm, kongre ve sağlık turizmi, kültür, doğa turizmini destekleyeceğiz. Turizmdeki mevcut kaliteyi yükselteceğiz. Artan gürültü problemi, yapı yoğunluğu, su kaynaklarının kötüye kullanımı, plansız sahil şeridi kullanımı vb. konuları planlı ve programlı bir büyüme anlayışıyla ele alacağız. Kurulan ‘İl Tanıtım Ajansı’nı işlevsel hale getireceğiz.

Şehrin ticaret yapılanmasını ‘Akıllı Ticaret’ ilkelerine göre şekillendireceğiz. Ticaret planlaması ile birlikte toplu işyeri kümelenmesini sağlayıp, ‘Akıllı Lojistik Merkezlerini’ kuracağız. Kayıt dışı işletme ile mücadelede perakende ticarette işyeri açılışlarında Oda onayı koşulunu getireceğiz. «Akıllı Kent, Akıllı Ekonomi» altyapısını sağlayarak, büyük veri ve yapay zeka platformları merkezlerinin başkentini Antalya’ya kuracağız. Kara yolu altyapısı güçlendireceğiz. Hızlı tren yatırımlarını hızlandıracağız. Liman kapasitesini artırarak hizmet alım maliyetlerini düşüreceğiz. Büyükşehir belediyesi ile işbirliği içerisinde metro yatırımları kanalize edeceğiz. Bölge’de yer alan ormanları, tarım arazilerini, su kaynaklarını imar baskısından ve düşük katma değerli yatırımlardan koruyacağız. Arazilerin her Bakanlık tarafından ayrı ayrı tahsis edilmesinin önüne geçerek imar baskısını ortadan kaldıracağız. Ülkemize döviz kazandıran turizmcilerinden ihracatçı konum olmasını sağlayarak, ihracatçıya sağlanan kredi, destek, vergi muafiyeti ve indirimlerden yararlanmasını sağlayacağız. Özellikle eğitim ve sağlık konularında iştigal eden kişilerin de KOSGEB desteklerinden faydalanmasını sağlayacağız. Ayrıca KOSGEB temsilciği ağını genişleteceğiz. Kalkınma Ajansları’nı çağa ve bölge ihtiyaçlarını karşılayacak ve bölgede iş yapan sektör temsilcilerinin de yer alacağı bir yönetim anlayışı ile yeniden dizayn edeceğiz. Üretici birliği şeklinde çalışan komisyoncuların üretici temsilcisi olarak anılmasını, hallerin mevcut altyapılarının büyütülüp modern ve merkezi hale getirilmesini sağlayacağız. Gıda güvenliğinin ve izlenebilirliğinin sağlanması için gerekli yatırımları yapacağız. Tarım envanterinin çıkarılması için; fiili olarak geçerli ve güncel tarım sayımını yapıp, envanteri çıkartıp, tarım alanlarını tespit etmek ve gerekli planlamaları yapmak için büyük verinin işlenmesini sağlayacağız. Tarımda krediye ulaşım hususunda karşılaşılan sıkıntılar için kredi mekanizmasını ve alternatif finansal araçların kullanımını yaygınlaştıracağız. KDV beyanlarının en az 3 ayda bir yapılması ve geçici vergi dönemi ile uyumlaştırılmasını ve KDV alacaklarının nakit olarak ve diğer kamu ödemeleriyle mahsuplaştırılarak iade edilmesini sağlayacağız. Mevcut örtü altı üretiminin yenilenmesi ve yeni tesislerin kurulması için Ziraat Bankası’ndan kullanılan krediler için ruhsat şartı yükümlülüğünün 6 ay içerisinde yerine getirilmesi şartıyla verilmesini sağlayacağız. Zincir mağazaların her cadde ve sokağa inmesini engelleyici yasal düzenlemeler yapacağız. Yine zincir marketlerin cüzi miktarda raf kirası alarak yerel üretici ürünlerinden bulundurma zorunluluğu getireceğiz. Yerel esnafın faaliyet kollarına göre birleşip ölçek ekonomisinden faydalanmaları için gerekli eğitim ve teşvikleri sağlayacağız. Kurumsallaşma ve markalaşma hususlarında gerekli bilgilendirme ve eğitimleri sağlayacağız. Kaş, Kalkan ve köylerinde konutların kiraya verilmesi ile haksız rekabet oluşmasını engellemek için bu tip konutlara ev pansiyonculuğu statüsü tanımlayacağız. Her ilçenin ve bölgenin kendi dinamiklerine göre ‘Bölgesel OSB’ kuracağız. Örneğin; Manavgat’ta orman vasfını kaybetmiş olan arazileri OSB alanı olarak tahsis edeceğiz ve kuruluş aşamasında ESAM’ı devreye alacağız.

EKONOMİ DAHA DA KÖTÜYE GİTTİ

İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, pandemiden etkilenen kesime yeteri kadar yardımın ve desteğin verilmediğine dikkat çekti. Usta, “Bizim gibi ülkelerde milli gelirlerin yaklaşık yüzde 6’ı kadar yardım yapılmıştır. Bunu bizim milli gelirimize uyarladığımızda 300 milyar liralara denk gelir. Yani 300 milyar lira yardım yapması beklenen hükümet, bütçeden 8 milyar lira yardım yapmıştır. Böylece zaten kötü olan ekonomi, pandemi ile birlikte olağanüstü kötüleşmiştir. İki milyona yakın esnafımız Türkiye ekonomisinin uzun süredir içinde bulunduğu kötü durumdan kaynaklanan sorunların yanı sıra büyük mağaza ve zincir marketlerin haksız rekabetiyle karşı karşıyadır. Bu sıkıntılar devam ederken pandemi nedeniyle geçici olarak faaliyetlerini durdurmak zorunda kalan esnaf ve sanatkarımız ekonomik olarak zor günler yaşamaktadır. Kiralarını, çalışanların ücretlerini, kredi borçlarını, vergilerini ve diğer sabit giderlerini ödeyemeyen esnaf ve sanatkarımız bu zor günlerinde devleti yanında görmek istemektedir” şeklinde konuştu.