Sessiz Çığlık-1 Çocuklarımız, Nereye Gidiyoruz?

11

Aile… İnsan hayatının en güvenli limanı, çocukların ilk okulu, sevgiyi ve merhameti öğrendiği ilk yuva. Toplumun temeli, milletin geleceğinin sigortasıdır aile. Çünkü aile güçlü olursa, çocuklar sağlıklı büyür; aile yıkılırsa, çocuk da dağılır.

Bir çocuk ilk kez “sevgi” kelimesini anne kucağında öğrenir. İlk kez “güven” duygusunu babasının yanında hisseder. İlk kez “aidiyet” kavramını evinde yaşar. Ama bu temel taşlar yerinden oynarsa, çocuğun bütün dünyası sarsılır. İşte bugün ülkemizde en büyük kırılma burada yaşanıyor: Aile yapımız çöküyor. Boşanmalar hızla artıyor, anne-baba kavgaları arasında çocuklar sevgisiz, ilgisiz ve sahipsiz kalıyor.

Anne şefkati görmeyen, baba korumasından mahrum kalan çocuk; merhameti, sevgiyi, doğruyu ve yanlışı sokakta öğreniyor. Sokakta ise onu kucaklayan şey çoğu zaman şiddet, öfke ve suç oluyor. Çocuk, evinde bulamadığı ilgiyi suç örgütlerinde, çetelerde, yanlış arkadaşlık ilişkilerinde buluyor. Ve sonunda ekranlara yansıyan kan dondurucu olayların baş aktörü haline geliyor.

Çocukların Sessiz Çığlığı

Bugün televizyon ekranlarında hepimizin izlediği haberler aslında birer ibret vesikası:

  • 12 yaşındaki bir çocuk, üvey babasını öldürüyor.
  • 14 yaşındaki çocuklar, motosikletin arkasında ellerinde silahla dükkanlara ateş açıyor.
  • 14 yaşındaki bir çocuk, tetiğe basarak bir canı alabiliyor.
  • 14 ve 16 yaşındaki gençler, ellerine molotof kokteyli alıp evleri ateşe verebiliyor.
  • 16 yaşındaki bir çocuk, karakol basıp üç polisimizin şehit olmasına sebep olabiliyor.

Bir zamanlar sokakta misket oynayan, bisiklet süren yaşlardaki bu çocuklar, bugün silah taşıyor, ölüm saçıyor. Ve biz hâlâ birbirimize aynı soruyu soruyoruz:
“Bu çocuklara ne oldu?”

Devletin Görevi Aileyi Korumaktır

Cevap çok açık: Çocuk suçlu değil, mağdur. Onları bu noktaya getiren şey, ailelerinin dağılması, sevgisiz ve güvencesiz büyümeleridir.
Ama asıl sorun burada bitmiyor. Çünkü aileyi ayakta tutmak, aileyi korumak, çocukları geleceğe hazırlamak devletin temel görevi olmasına rağmen, bu görev gerektiği gibi yerine getirilmiyor.

Boşanma süreçlerinde çocuklar korunmuyor, sosyal destek mekanizmaları yetersiz kalıyor, aileyi güçlendirecek politikalar üretilemiyor. Hatta devlet, yeni cezaevleri ve “çocuk tutuk evleri” açmayı bir çözüm gibi sunuyor. Oysa çocuklarımızı suça sürükleyen nedenleri ortadan kaldırmadan, onları demir parmaklıkların ardına göndermek çözüm değil, çaresizliğin itirafıdır.

Çocuk Cezaevi Çıkış Değil Çıkmazdır

Çocuk cezaevleri bir çıkış yolu değil, toplum için daha büyük bir çıkmazdır. Çünkü orada çocuğa umut değil, karanlık öğretilir.
Asıl çözüm;

  • Aileyi güçlendirmek,
  • Çocuklara güvenli bir eğitim ve sosyal çevre sunmak,
  • Psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarına cevap vermek,
  • Sevgi ve şefkati yeniden ailede inşa etmektir.

Son Söz: Çocuklar Bizim Her Şeyimizdir

Çocuklar suç işlediğinde aslında en büyük suç, onları koruyamayan toplumundur. Çocuklar bizim aynadaki yansımamızdır. Eğer o aynada suç, şiddet ve öfke görüyorsak, bu ailedeki çöküşün, toplumdaki ilgisizliğin, devletin yanlış politikalarının sonucudur.

Unutmayalım: Çocuklar bizim her şeyimizdir.
Onları kaybedersek, geleceğimizi kaybederiz. Sessiz çığlık artık duyulmalı. Hep birlikte aileyi yeniden ayağa kaldırmalı, çocuklarımızı umutla geleceğe hazırlamalıyız.

Çünkü çözüm cezaevleri değil; aileyi yaşatmak, aileyi güçlendirmektir.