30 yıla yakındır Kaleiçi’nde esnaflık yapan Mehmet Temel, hayatında yer alan zorluklar, engeller ve yaşam mücadelesinin hikayesini 7 Soru 7 Cevap’ta anlattı.
Kayseri’de dünyaya gelen ve bir dönem İzmir’de yaşayıp orada evlenen ve sonrasında yaşamını Antalya’da sürdürmeye karar veren Kaleiçi’nin en sevilen esnafı Mehmet Temel, hayat hikayesinde doğumdan şu ana kadar olan süreçte yaşadıklarını 7 Soru 7 Cevap Antalya Gündem Youtube programında anlattı. Dünyaya kolları ve bacağı eksik gelse de bunları bir engel olarak görmeyip yaşamın ve iş hayatının içerisinde kolaylıkla yer aldı. Tüm Türkiye Mehmet Temel’i 1978 yılında TRT’nin ekranlarında tanıdı. Böylece herkes tarafından tanındı. Temel, yaşam enerjisi ile birçok insana umut oldu. Onu özel kılan ise engeli olmasına rağmen hayata bakış açısı, tüm zorlukları aşacak güçte olması ve hiç kaybetmediği neşesi oldu.
Mehmet Temel, Antalya Gündem’in Youtube kanalının 7 Soru 7 Cevap programında sorulara tüm içtenliği ve samimiyeti ile cevap verdi. İte Temel’in tüm samimiyeti ile cevap verdiği sorular:
Mehmet Temel kimdir? İlginç hayat hikayenizi bizimle paylaşır mısınız?
Mehmet temel 1956 doğumlu, Kayseri Yahyalı Darabağ Mahallesi’nden, İzmir’de yaşadım, İzmir’de evlendim. Bir kız arıyorduk bulamadık. Televizyonda TRT’ye çıktıktan sonra 127 tane teklif geldi. İlk teklifi kabul ettik. Birde Kayserililer uyanık derler hiç uyanık değil. Ama geçinip gidiyoruz.
Doğum hikayem şöyle, ben yaylada doğmuşum. Bizde Yörükler gibi yaylaya çıkarlar, ben yaylada doğunca kadınlar ne yapacaksın bunu çocuk başına bela olur. Eli yok, kolu yok, bacak yok demişler. Annem öldürmeye karar vermiş. Beni atmışlar tarlaya, kazanı da üzerime kapatmışlar. Kimisi bir hafta diyor kimisi beş gün diyor orada kalmışım. Sonra babam duymuş köyde, köyle yaylanın arası nereden baksan 6-7 kilometre var. Babam yaylaya gitmiş çocuk nerde demiş. Çocuk şimdiye ölmüştür demiş. Babam dizkapağı çamura batacak kadar girmiş. Kazanın kapağını kaldırdım hiçbir yerinde çamur yoktu diyor. Hemen ceketime sardım çadıra getirdim diyor. Benim bir ablam var, babam anneme demiş ki bu kız çocuğundan daha çok değer vereceksin buna demiş. Belki yiyeceğimiz ekmek bu çocuk yüzünden olacak.
Bahçeye gidip gelirken okulun önünden geçiyordum. Öğretmen ayağıma kalemi verdi, tebeşiri verdi yazı yazdırmaya başladı. Derken bu şekilde ilkokulu bitirdim. Ben kendimi engelli görmüyorum.
Tüm Türkiye sizi 1978 yılında TRT ekranlarına çıkmanız ile tanıdı. Sonrasında hayatınızda ne tür değişiklikler oldu? Aile hayatınızdan bahseder misiniz?
Bir kızım oldu ve 3 buçuk 4 yaşına geldiğinde baba neden elin ayağın yok dedi. Ben bittim. Ne cevap vereceğimi şaşırdım. Kızım Allah beni böyle yaratmış dedim. Çocuk isyan etti. Baba bir elimi bir ayağımı kesip sana vereyim dedi. Olmaz kızım dedim. 2 elimi 2 ayağımı kesip sana vereyim dedi. Ben orada koptum zaten. Ve çocuğun rüyalarına giriyordu, benim babamın nasıl eli ayağı olmaz diye. Çocuğu ikna edene kadar çok uğraştık. O sıralar bayağı 2-3 ay dağıldım. Sonra toparlanıp Mehmet sen ne yapıyorsun dedim. Sonra ikinci çocuğumuz oldu ama yaşamadı. Üçüncü çocuğumuz oğlan oldu. Şimdi bir oğlan bir kız çocuğum var. Kız 80 doğumlu oğlan 85 doğumlu büyüdüler. Oğlan kızın sorduğu o soruyu sormadı. Sorsa cevabım hazırdı. Kıza verdiğim cevabı vermeyecektim. O da isyan etmesin diye. Ben bu şekilde doğmuşum diyecektim.
Hayatınızda hiç komik bir olay oldu mu? Bizimle paylaşır mısınız?
Bir gün boğaz köprüsünden geçerken camdan parayı ayağımla uzattım. Paranın üstünü aldım. Abi el miydi ayak mıydı bir daha uzatır mısın dedi. Ben kamera şakası dedim. Adam etrafına bakıyor acaba kamera mı var diye. Ben de yoluma devam ettim. Buna benzer şeyler de yaşadım.
Bir çok insan engellerinden dolayı hayatından vazgeçiyor. Ancak siz hayat dolusunuz. Sizi hayata bağlayan şey ne?
Ben bugün sakal tıraşımı kendim oluyorum. Şu anda tıraşımı olup geldim. Normal arabayı kullanıyorum. Arabam özel tertibatlı ama değişiklikler yaptım. Bana bazı arkadaşlar diyor niye otomatik almıyorsun daha kolay. Ama her şeyin kolayına kaçarsak tembelleşirim diyorum. İş yapamam o yüzden zorları seviyorum. Yapabildiğim her şeyi kendim yapmaya çalışıyorum. Bugün zor olan yarın kolay olur. Benim şu anda bir torunum var. Hayatım, her şeyim o. Bu sene orta bire başladı.
Kaç yıldır Kaleiçi’nde esnaflık yapıyorsunuz? Bir gününüz nasıl geçiyor?
30 yıldır Kaleiçi’ndeyim. Sabah geliyorum. Akşam evime gidiyorum. Yazın balkonuma otururum. Torunum yanımda çayımı demlettiririm.
Kaleiçi’ne gelenlerin size karşı tavrı nasıl oluyor, sizi çok üzen bir olay yaşadınız mı?
Beni en çok üzen olayım yok çok şükür. Bir tek üzüldüğüm olay vardı kızımı küçükken neden ellerin ayakların yok deyişi oldu. Onun dışında hiçbir şeye üzülmedim.
Engelli kelimesini kabul etmiyorsunuz? Kendinizi nasıl tanımlarsınız?
İnsanlar teşbih çekmeyi ayakta görmüyor, çay içmeyi ayakta görmüyor. Şimdi bana soruyorlar Mehmet abi eline bir şey vereyim mi? Ben bu yaşıma kadar elime bir şey almadım diyorum. Çayımı dahi ayağımla içiyorum. Çayımı kendim yapıyorum. Ben bugün tek başıma her şeyi yapıyorsam neden engelli kelimesini kabul edeyim. Niye engelliyi kabul edeyim. Bazı arkadaşımızın bir bacağı olmaz kendinde bir eksiklik, burukluk hisseder. Bende o yok. Kendimde hiç eksiklik görmüyorum. Kendimi sapasağlam görüyorum. Bir adamın eli var ayağı var berbere tıraş gidiyor. Ben yarım saat erken kalkıyorum, tıraşımı da oluyorum. Engellilik beyindedir derim. Kolda bacakta ki engeli engellilik olarak görmüyorum. Bir insan ne yaptığını bilmiyorsa engelli odur diyorum.